3 Mayıs 2013 Cuma

BENİM ÇOCUKLUĞUM

Sıkıcıydı,koca bir apartman dairesinin en üst katındaydı,camdan dışarı bakınca sağım solum beton yığınlarıyla doluydu.O zamanlar benim için en yaşanılası yerdi gerçi,arkadaşlarım ailem herkes oradaydı ama şimdi düşününce nasıl bir çocukluk bu diyesim geliyor.

Biz İstanbul'un en güzel semtlerinden birinde yaşıyoruz, İstanbul'da köy hayatı öyle diyeyim size.Buraya ilk taşınacağımı duyduğumda öyle çok gelgitlerim oldu ki,öyle ya metropol bir yerden çık gel köy hayatı yaşa,sorumlusu olduğun koca bir bahçe,bakım bekleyen bir sürü ağaç,eşim her ne kadar çocukluğunu köyde geçirmiş olsa da belirli bir yaş dan sonra eğitimi için o da terk-i diyar etmiş memleketini bahçe namına hiçbir şey bilmiyor,beni hiç sormayın  zaten bahçe nin b sini dahi bilmem,ama sırf çocuklarım için topladık tası tarağı geldik buralara.

Zehra kızım buraya geldiğimizde tam 1 yaşındaydı tavuğu da ineği de ilk kez burada gördü,beklediğimden de çabuk adapte oldu köy hayatına öyle ki kısa süre içinde tam bir köy çocuğu oldu,meyvesini,sebzesini dalından kendi koparıp yedi,sabahları uyanır uyanmaz''anneciğim tavuklarımız bugün yumurta gönderdi mi?''diye soracak kadar da şanslıydı hem de çok!

Çocukluğum sıkıcıydı benim, işte bu sebepten bende çocuklarımla çocuk oluyorum bazen, tavuğumun yumurtasına seviniyorum,diktiğim, emek verdiğim tüm sebzelerimin meyvelerimin günden güne serpilip güzelleştiğini gördüğüm de, çocuklarım oyunlarının arasında acıkıp onları koparıp yediklerinde mutlu oluyorum.Mutlu bir çocukluk geçiremedim belki ama mutlu bir annelik geçiriyorum şükre sebep.










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder